16 Mart 2022 Çarşamba

YAKAYURT (DAİLLİ) / Hasan Kallimci



YAKAYURT (DAİLLİ)/ Hasan Kallimci

Bugünkü paylaşımım Sarayköy’ün Dailli Mahallesi (köyü) ile ilgili… (Ben Dailli diyeceğim, köy diyeceğim. Yakayurt demeye, mahalle demeye alışamadım…) Halk oraya ne zaman yerleşmiş, adı neden Dailli olmuştur, bilgimiz yok. Dâi, dua eden, duacı anlamındadır. Tahminim, “dualı” anlamında “Dâili denmiş, sonra insanımız kelimenin ortasına (-l) harfi eklemiş ve köyün adı Dailli olmuş. Aşağı Mahalle’deki kahvelerin bulunduğu yeren gelen cadde, parkın üst yanından ve caminin kenarından geçer. Parkın bitimine doğru ikiye ayrılır. Sağ taraftan Sakarya İlkokulu’na doğru gider. Sol taraftan da “Dailli Caddesi” adıyla devam eder. Şimdilerde Dailli, hâlâ o caddenin adı mı bilmiyorum. Ancak köyün adı “Yakayurt” olarak değiştirildi.

Yazıma köyün yeni adını kullanarak devam edeyim. Dailli, ninemin (anneannemin) köyü. Sarayköy’e yakın, Büyük Menderes’e daha da yakın. Mezarlığı köy ile ırmak arasındaydı. Taşkınlar ve su baskınları yüzünden demiryolu kenarından giden asfalt yolun, köy girişine yakın bir yere nakledildi. Köyün nüfusu şimdilerde 96… Nüfus itibariyle çok az olduğu için, mezarlığı da küçük. Köy, içinden geçen yolun sağına, soluna kurulmuş. Sağında, solunda çok kısa birkaç sokak var, o kadar. Köy içindeki tek caddenin kenarındaki su arkının yanına, yol boyunca dikilen ağaçlar, zaten bağlık bahçelik bu köyü gözümde çok sevimli kılmıştır.

Yolun sonunda, sol tarafta birleştirilmiş beş sınıflı eğitim yapan, tek öğretmenli bir ilkokulu vardı. 1967-1968, 1968 1969 ders yıllarında, orada Kumlucalı Memiş ELDÖNMEZ öğretmenlik yapmıştı. İlköğretim Müfettişi, 1968 baharında dar bölgeli bir mesleki toplantı tertiplemiş, Memiş öğretmen de bizi ağırlamıştı. Şunu da ilave edeyim, Memiş Ağabey, aynı zamanda benim tavla öğretmenimdir, zar tutmasını bana o öğretti. Allah rahmet eylesin. Okul binasının ayakta kaldığını görünce sevindim ve fotoğrafını çektim. Kiremidi aktarılıyor olmalıydı, tavanı sağlamdı. Camları ve giriş kapısının bakımıyla, “20. yüzyılın bir okul binası” olarak yarına, geleceğe hatıra kalır.

Yakayurt denince aklıma hasırcılık, bamye ve nar üretimi gelir. Bereketli topraklarında pamuk, arpa, buğday, darı vd. yetiştirilirse de bu üçü –benim gözümde, çocukluğumda- öne çıkardı. Hasırcılık 20. asırda kaldı…

Yakayurt’a çocukluğumda, ailecek, tarla arası yollardan yaya olarak çok gidip geldik. Çünkü orada, ninemin (anneannemin) ablası Dudu Ninem (Dudu KOÇ) vardı. Rahmetlik, köye gittiğimizde bize büyük ilgi gösterir, ne yedireceğini şaşırırdı. Dudu Ninem, ilçemize pazar kurulan cumartesi günlerinde Hasır Pazarı mevkisine gelir, orada yetiştirdiği ürünleri satardı. Küçük yaşlarda, babamın pazardan alıverdiği bazı yiyecekleri, küçük bir sepette evimize taşırdım. Dudu Nine’mi görmek için Hasır Pazarı’ndan geçerdim. Elini öper, sepeti önüne koyar, “Nine, ye!” derdim. O, her zaman gülümseyen yüzüyle bakar, başımı okşar, “Oğlum büyüyünce bana bakacak!” derdi.

Dudu Ninem ölünce, oğlu Koca Halil (Halil KOÇ) ve onun da oğlu Süleyman Koç’un misafiri olmaya başladık. Koca Halil de lâkabına layık bir kişiydi. Çam yarması gibi, vücuduna uygun iri kemikliydi. Sessizdi, sevgi doluydu. Benim Halil Dedem’di. Oğluna da “Süleyman Dayı” diye hitap ederdim. Onlar da ömürlerini tamamlayınca, seyrek de olsa torun Ramazan KOÇ’un misafiri oluyoruz. Baba - dede ocağını o tüttürüyor, sağ olsun saygısını, ev sahipliğini gösteriyor.

Yakayurt’ta, “Köy Arkası” mevkisinde anneme miras iki parça tarla vardı. Sağlığında annem onları icara verdi. O vefat edince birkaç yıl tarlalarla ben ilgilendim. Sonra satıldı tabii.

Yakayurt denince aklıma bir de o köyün yetiştirdiği ilkokul öğretmeni Ahmet ÜNAL Ağabey gelir. Gazi İlkokulu’nda, 1975-1976 ders yılında birlikte görev yaptık. Köyünde, son uykusunda. Allah rahmet eylesin. Bu köyün bir diğer Ahmet ÜNAL’ı da Söke’de yaşamakta. Şiir kitapları var, amatör olarak resim sanatıyla da uğraşıyor.

Şunu da ilave edeyim, Dailli, Millî Mücadele’nin önemli köylerindendir. Askeri birliklerimiz orada mevzilenmiş, Sarayköy’e kalkan olmuştur. Ninem rahmetlik, Yunan askerlerinin içme suyu doldurmak için Menderes’e giden kadın ve kızların testilerini kurşunlayıp kırdıklarını, sonra da kahkahalarla güldüklerini anlatmıştı. Annem de birinin adı Süleyman olan iki dayısının Çanakkale şehidi olduğunu söylemişti.

Çocukluğumda cıvıl cıvıl bir köydü Dailli. Kahvehanesi vardı, bakkalı vardı… Çocukluğumdaki Dailli’yi özlüyorum…

* * * * * * * * * * * 

(Köy fotoğrafı: Ramazan KOÇ)

Kaynak: Hasan Kallimci - “DÜNYADAKİ SARAYKÖYLÜLER” FACEBOOK GURUBU