27 Mart 2018 Salı

Emekçi gözüyle fabrika / Prof. Dr. Cengiz ÇAKIR

Emekçi gözüyle fabrika / Dr. Cengiz ÇAKIR

Çocukluğumun ilkokul yıllarına denk gelen bölümü Ege'de bir kasabada geçti.Tek katlı, iki odalı, kerpiçten yapılma evimizin üzerinde yer aldığı sokak, kasabanın en işlek yeri olan İstasyon Caddesine bağlıydı. Cadde çay boyunca uzanıyordu. Çay kenarına çınar ağaçları dikilmiş ve hayli büyük idiler. Arnavut kaldırımı denen, irice yuvarlak çakıl taşlarından yapılma bir zemini vardı caddenin. At arabalarının tekerleklerini çevreleyen demir çember ve at nalları ritmik sesler ve arada bir kıvılcımlar çıkarırdı.

Caddenin sonunda benim de öğrencisi olduğum Gazi İlkokulu vardı. Okul cümle duvarının sonunda sola yol dönerek Denizli'ye yönelirdi. Birkaç adım sonra, yarıya kadar yere gömülmüş açık renkli ağır bir taş vardı ve üzerinde Denizli 22 km yazılıydı. Bu yolun sağında İstasyon yer alıyordu.

Kasabanın hayatı trenlere göre ayarlanmıştı. Denizli'den İzmir (Basmane)'e giden posta treni 9'da, Afyonkarahisar'dan İzmir Alsancak'a giden ekspres saat 1'de geçerdi. Bir gün önceki trenler geri döner ve ekspres 2,5 'ta posta treni 6'da geçerdi. Tren saatleri öncesinde yolcular, onlara eşlik edenler, seyretmek için gelenler istasyona doğru yürürler su ve gazete satanlar, gevrek, yumurtalı pide, Afyon kaymak şekeri satıcıları olurdu. Tren geçince gelen yolcular ve diğer kalabalık kasabaya doğru yürürler, ağır yükü ve parası olanlar faytona binerek giderlerdi.

İstasyonun hemen arkasında Tariş Pamuk Tarım Satış Kooperatifi'nin depoları ve çırçır fabrikası vardı. Girişte bir kantar, lojmanlar ve iki katlı fabrika binası bulunuyordu. Kış günleri kampanya zamanında annem çırçır fabrikasında çalışıyordu. Babam güçlü kuvvetli bir insandı fabrikanın pamuk çuvallarını ve preselerinin taşınması işinde çalışıyordu.

Kasabanın orta kısmında Atılganların Çırçır Fabrikası vardı. Sonradan İstasyona Dokuzun Çırçır Fabrikası kuruldu. Daha sonra Akseller Çırçır ve İplik Fabrikası kuruldu. Bunlar işi büyüttüler dokuma ve basma ve konfeksiyon işine de girdiler. Hala şıkır şıkır çalışan fabrikalar.

Bu fabrikalar yörede bol miktarda ve kaliteli pamuk yetiştirildiği için kuruldu. Bir çapa bitkisi olan pamuk özellikle çapalanırken ve toplanırken yoğun emek ister. Bu nedenle sabahın erken saatlerinde traktör römorklarına binen işçiler güneş doğunca tarlaya ulaşmış olurlar. Erkenden çalışmaya başlanır. Kuşluk vakti molada bir şeyler yenir. 1 treni düdüğü çalıncaya kadar çalışılır. Yemek ve istirahat süresi 2,5 treni düdüğü çalınca sona erer. Tekrar çalışma başlar akşam saat beş sularında sona ererdi. Yazın tarlalarda kışın fabrikalarda iş bulunurdu. Çalışanlar kimseye muhtaç olmaz, servet sahibi olmasalar da herkes karnını,doyurur temel ihtiyaçları karşılardı.

Önceleri asgari ücret, sigorta filan yoktu. Babam ileri yaşında sigortalı oldu ve 16 yıl çalıştı. En kıdemli işçiydi ama asgari ücretle emekli oldu. Fabrikatörler, çalışkanlığı nedeniyle şahsen hürmet edip “Ali abi” derler ama asla ücretine zam yapmayı düşünmezlerdi. Kardeşim ve ben üniverisitede okurken sendikaya katılmasını, grev yapmalarını filan öğütlerdik. O. ' sizin aklınz ermez' deyip bizi sustururdu.
Önce babam, sonra annem emekli oldular.Tutumlu insanlardı. Her zaman bir kenarda sakladıkları paraları olurdu. Başı sıkışan akraba ve komşular geldiğinde kimse boş dönmezdi.

Annem babamın hasta olduğuna dair haber göndermiş. Eşimle birlikte gittik. Doktora götürdüm. Kanser teşhisini üç kardeş aramızda sır olarak tuttuk. Bir gün babam hasta yatağında yatarken sohbet ediyoruz. Yıllarca çalıştığı fabrikayı kuran aileyi kastederek
“Allah razı olsun şu Aksellerden! Onlar bu fabrikayı kurup insanlara iş vermeseler ben şimdi rahat yatağımda ölemezdim!” dedi. İşin ve işyerinin kıymetini en iyi emekçiler bilir! Bizlere en çok emek veren bu emekçinin ölümünun üzerinden yirmi yıl geçti. Işıklar içinde uyusunlar!
Şeker fabrikalarını kapatmaya kalkışanlara da hatırlatmak gerek! Bu yanlışı yaparsanız asla rahat ölemezsiniz! Milyonlarca insanı işsiz bırakanların yatacak yeri olmaz!
* * * * * * * * * * * * * * * *
KAYNAK: Emekçi gözüyle fabrika / Prof. Dr. Cengiz ÇAKIR
(Aydınlık Gazetesi, 13.3.2018)














































Hiç yorum yok: