1 Mart 2025 Cumartesi

CELALETTİN TEZER ANISINA / Hakkı Hakan Tok

 


CELALETTİN TEZER ANISINA / Hakkı Hakan Tok

Bir kaç yıl önce, iyi hatırlıyorum sıcak mı sıcak bir ağustos zamanı akşam üstü görüşmüştük Çello dayı ile. Aslında öğleyin görüşecektik ama dedim ya çok sıcak, telefonlaşarak akşam üstü için sözleştik.

Yanımda gazete sahibi Bahattin Varol da vardı. Kapıdan içeri yani avluya adım attığımızda çok şaşırdım. Celallettin abi evdeki koleksiyonundaki taş plaklardan, plaklardan ve Cd lerden bazılarını bahçede bulunan masaların üzerine düzenli bir şekilde istifleyerek konu hakkında daha iyi bilgi sahibi olmamızı istemişti. Aslında ben bunların çoğunu biliyordum ve görmüştüm. Çünkü yıllarca komşuluk yapmıştık Tezer ailesiyle. Güler teyze de başka bir köşede kışlık hazırlıkları yapıyordu.

Galiba incir ağacıydı altında oturduğumuz. Mevsim meyveleri ve kendi yaptığı demli çayla ağırladı o ağacın altında ağırladı bizi. Bir yandan da gramofonda çokkk eski bir plak çalıyordu. Bestekarlarına ve güftekarlarına kadar iyi tanıyordu çarkıları. O yaşında bile hala müziğe ve hayata dair planları vardı. Onlardan söz etti bize. Pek çok şey konuştuk aslında. Keşke o pek çok şeyi de not alsaymışım, yazsaymışım.

Her ölüm erkendir ama, Takdir-i ilahi diyelim. Allah Rahmet Eylesin.. Daha önce okumuyanlar varsa Çello Dayı'nın hayat hikayesini, tekrar ama bu sefer tamamı olacak çekilde buraya koyuyorum.

Güle Güle Çello Dayı..

'' TAŞ PLAKLA GEÇEN ÖMÜR ''

Değerli okuyucularım, bugünkü sohbet konuğumuz Celalettin Tezer. Celalettin abi çoğunuzun da bildiği gibi yıllarını müziğe adamış bir gönül adamı. Öncelikle ailemizin 40 yıllık komşusu. Sarayköy'ün ilk müzik dükkanlarından birinin sahibi. Çok uzun yıllar Efe Meydanı'nın müdavimlerinden. Şimdi de bırakınız ilçemizi, ilimizi, Türkiye'de eşine az rastlanan taş plak, plak, LP, kaset ve CD koleksiyonerlerinden.

Kendisi ile Bahattin Varol eşliğinde Aşağı Mahalle'deki evinde biraraya geldik. Yaklaşık 3 saat süren misafirliğimizde evin avlusundaki ağaçların gölgesinde, masalara dizdiği taş plakların arasında ve kendisinin demlediği çayları içerek söyleşimizi tamamladık. Bazen İstanbul günlerine döndük, bazen bize eski Efe Meydanı anılarını anlattı, çoğu zaman da müziğe olan aşkından mesajlar paylaştı. Taş plaktan dinlediğimiz şarkılar eşliğinde, işte Celalettin Tezer....

Buyrun hikayemize...

''RUMELİ'DEN GÖÇTÜK''

HHT: Kimdir bu Celalettin Tezer ?

CT: 1946 Sarayköy doğumluyum. Annem ve babam Yunanistan göçmeni. Annem Selanik, babam ise Florina göçmeni. Annem 1912 doğumlu. 1918 yılında mübadele ile İstanbul'a geliyor, sonra da hükümet tarafından Acıpayam'a yerleştiriliyor.Babam ise 1907'de doğmuş. 1912 yılında O da mübadele ile buraya yerleşiyor. Yani ikisi de Yunan zulmünden kaçarak ama birbirlerinden habersiz bir şekilde mübadele ile bu topraklara geliyor. Daha sonra hayatları bir şekilde kesişiyor ve evleniyorlar.

HHT: Nasıl bir çoçukluktu sizinki ?

CT: Biz üç kardeşiz. Babam eski zamanın reji yani Tekel memuru. Dedem ise meşhur Kasap Murtaza. Dedemin şöyle bir özelliği var. Dana etini Sarayköylülere ilk tanıştıran kişi. O zamanlar dana eti bilinmezmiş. Bizim evde ise genelde Rumeli yemekleri yapılırdı.. Dedemin aldığı ilk ev de eski bir rum evi. İlkokul 4'e kadar Gazi İlkokulu'ndaydım. Son seneyi babamın tayini ile gitiğimiz Isparta'da okudum. 2 sene orada kaldık. Daha sonra babam nefes darlığı şikayeti ile Babadağ'a tayinini istiyor. Orada babam Tarım Kredi Kooperatifi'nde çalışıyor.

''İSTANBUL GÜNLERİ''

HHT: Okul ne alemde bu arada ?

CT: Babam ileri görüşlü biriydi. O'nun yönlendirmesiyle 1962 yılında İstanbul Radyo Özel Meslek Okulu'na gittim.Yurtta kaldım. Daha sonra da galiba 1967'de Delta adlı radyo imalathanesinde montaj ve tamir kısmında çalıştım.

HHT: Daha önce hiç radyo görmüş müydünüz?

CT: Bizim eve ilk radyo benim doğmam dolayısıyla 1946 yılında alınan kocaman bir sandıklı radyo imiş. İlk taş plağı da komşumuz Baki Çakır'ın köfteci dükkanında görmüştüm. Baki Çakır, Muhtar Behçet Çakır'ın kardeşiydi.

HHT: Müzikle olan aşkınız o zamanlar mı başlıyor ?

CT: Müziğe karşı ilk ilgim İstanbul'da 1962'de Laleli semtinde arkadaşlarımızla gittiğimiz müzik dükkanında başlıyor. Orada bir müzik kutusu vardı. Ben hiç unutmuyorum, o kutuya 10 kuruş atıp Sevim Tanürek Hanımefendinin ''Derdime Kimlere Desem'' adlı şarkıyı dinlemiştim ve adeta büyülenmiştim.

HHT: Daha sonra İstanbul macerası devam etti mi ?

CT: Ben askerliğimi 24 ayda yaptım. Acemi birliğim Etimesgut, usta birliğim ise Kars idi. Aslında niyetim İstanbul'da çalışmaktı. O ara Almanya'ya yazılmıştım ve çıkmıştı, üstelik Philips Radyo Fabrikasından da teklif vardı. Ama ben askerdeyken 1968 yılında babam ölünce bütün planlar yattı ve annemin isteği doğrultusunda Sarayköy'e geri döndüm.

''TEZER PLAK AÇILIYOR''

HHT: İstanbul'a nokta koydunuz yani ?

CT: Bir bakıma. Sarayköy'e geldim ve ne yapayım diye düşünürken müziğin o büyülü rüyası beni çekti. Efe Meydanında plak dükkanı açtım. Üstelik o zamanlar Güner Kısa, İrfan Mersin ve Kemal Karcılıoğlu da plak satıyordu. Ama onlar zamanla plakları bana devrederek o işten ayrıldılar. O günlerde ayda 1500-2000 plak sattığım oluyordu. Daha kaset çıkmamıştı. Ben dükkanda kırtasiye ve terzi malzemeleri de satıyordum. Diğer plakları devralınca ben de kırtasiye ve terzi malzemelerini elden çıkardım ve sadece plak satmaya devam ettim. O zamanlar plakçılığın altın yıllarıydı. Denizli'de toptancı yoktu. Günü birlik İzmir ve İstanbul'a giderdim. Hiç unutmam İbrahim Yavuz'un bir lafı vardı. Bana şöyle demişti. ''Celalettin sen dükkanı açınca 1.sene müşteriye, 2. sene dükkana çalışırsın, 3. sene dükkan sana çalışmaya başlar. '' Aynen doğru çıktı.

HHT: O zaman söz İbrahim Yavuz'dan açılmışken, o senelerdeki Efe Meydanı'nı bize anlatır mısın?

CT: Ben 39 sene aynı yerde, aynı işi yaptım. Hayatım orada geçti sayılır. Karşımızdaki parkta eski mezar taşları vardı. Yine aynı yerde eski bir tuvalet vardı. 302 dediğimiz otobüsler Bayrakçıların fırının önünde durur ve meşhur tava ekmeğinden alırlardı.Hatta bazı otobüs muavinleri vardı ki, otobüs yuvarlaktan dönerken hemen bana bir şarkı listesi getirir, bunu ertesi güne kadar hazırlamamı isterdi. Kadir İnanır'ın başrolünü oynadığı 'Askerin Dönüşü'' adlı filmin bir kısmı bizim meydanda çekildi. Biz esnaf arkadaşlar da çekimi takip etmiştik. Bizim meydanın en renkli kişisi bana göre Eczacı Nazmi Abi idi. İlçenin önde gelen kişileri hep oraya takılırdı. Hatta Galatasaraylı Metin Oktay bile sık sık Nazmi Abinin yanına gelirdi.

HHT: Herhalde futbolu bıraktıktan sonra oluyordu bu ziyaretler?

CT: Evet. O zaman jubile yapmıştı ve İzmir 'de birahane açmıştı. Metin Oktay, Tahir Aksel'in bacanağı idi. O yüzden Sarayköy'e sık geliyordu. O geldiği zaman Birol, Metin, Tevfik Önder de mutlaka eczaneye gelir ve şamata başlardı.

HHT: Bu arada sizin işler nasıl gidiyor ?

CT: Dediğim gibi önce taş plakla başladığım ticarette, daha sonra LP'ler, kasetler ve CD' ler sahneye çıktı. 1982 yılında ise video kaset işimiz başladı. O zamanlar işimiz çok iyiydi. Ama 1986'da plaklara, kasetlere, video kasetlere bandrol yasası çıkınca epey zor günler geçirdik. Eski plaklar elde kaldı. Zaten benim bu koleksiyonculuğumun temelinde bu olay yatar. Elde kalan plakları elden çıkarmayıp biriktirmeye başladım. Aslında sevdiğim plaklardan birer tane mutlaka kendime ayırırdım. 2005- 2006 yıllarında ise bizim meslek iyice dibe vurdu. Plaklarla, kasetlerle dolu dolu geçen 39 senenin ardından 2009 yılında dükkanı kapatmak

zorunda kaldım.

''OTOBÜS BİZİ ALMAYINCA KURTULDUK''

HHT: İş hayatınızda hemen aklınıza gelen bir anınız var mı?

CT: Acısıyla tatlısıyla bir sürü anım var ama beni en çok etkileyen acı anılardan birini anlatayım. Az önce de dediğim gibi günü birlik İzmir'e plak-kaset almaya giderdim. Yine bir sabah 5 otobüsü ile gitmek için asfalta çıktım. Ben beklerken yanıma Orhan Dikici abi geldi. O da İzmir'e mal almaya gidecekmiş. Biraz bekledik ve Pamukkale otobüsü geldi. Fakat otobüs bizi almadan geçti. Orhan abi çok sinirlendi ve kendine has konuşmalarıyla nerdeyse şöföre ilendi. Biz sonraki otobüse bindik. Kuyucak çıkışında otobüsümüz bir anda durdu. Bir baktık, bizi almayan otobüsü tren ortadan biçmiş, ortalık feryat figan içindeydi. Öğrendik ki 9-10 ölü varmış. Orhan abiyle göz göze geldik. Bir şey konuşamadık. Acaba ilenci tutmuş muydu diye hep düşünmüşümdür.

HHT: Peki bu muhteşem koleksiyonunuza gelirsek...

CT: Dediğim gibi 1986'daki bandrol yasasından sonra satamayacağımız plakları biriktirmeye başladım. Bunun haberini alan arkadaşlarım da bana yardımcı oldu. Hatta geçenlerde tesadüfen tanıştığım Ankaralı bir hanım, elinde hatırı sayılır bir taş plak koleksiyonu olduğunu söyledi ve bunların hepsini karşılıksız olarak bana vermeyi teklif etti. En kısa zamanda gitmeyi düşünüyorum. Benim daha önce para ve radyo koleksiyonum da vardı ama çeşitli durumlardan dolayı onları elden çıkarmak zorunda kaldım.

HHT: Eldeki plaklarınızın sayılarını biliyor musunuz?

CT: Tahmini olarak 1000 civarında 45'lik plak, 700 taş plak, 1000 Long Play, 2000 kaset ve yine 2000 civarında CD koleksiyonum var. Onların hepsi benim için çok değerlidir. Bu kadar çok sayıda eseri koleksiyonunda bulunduran insan sayısı azdır diye düşünüyorum.

'RÜŞTÜ DEMİRCİ BİR SARAYKÖY MARKASIDIR.''

HHT: Sarayköy'de müzikte başarılı olan isimler kimlerdir?

CT: Tevfik Önder'in kızı Gözde Önder var, sonra sizin akraba Nejdet Tok'un kızı Yeşim Tok var. Üzerlikli arkadaşım Şükrü Şentürk de iyi bir sestir. Ama hepsi bir yana Rüştü Demirci bir markadır, efsanedir.

HHT: Peki Rüştü Demirci ile tanışıklığınız var mıdır?

CT: 1966 yılında Ali Sami Yen Stadının açılışında Türkiye-Bulgaristan maçını canlı seyretmiştim. Bir kaç gün sonra da şans yüzüme güldü. Beşiktaş Aile Çay Bahçesinde Rüştü Demirci üstadı canlı izledim. Üstelik kulise girip kendisi ile uzun süre muhabbet ettim. Bana göre Sarayköy'ün yetiştirdiği en iyi müzik ustasıdır. Bildiğim kadarıyla 600 civarında bestesi vardır. Bilinen en ünlü eseri Dalgalandım da Duruldum'dur. Diğer tanınan bestelerinden bazıları, Gitti Gidiyor Döner mi Bilmem, Talih Kuşu ve Silinmeyen Hatıralar'dır. Ben Bir Yeşil Fenerim türküsü de üstadın bir derlemesidir. Ama kanımca biz O'na sahip çıkamadık. En azından O'nun ismini bile bir sokağa veremedik. Bir üzüntüm de Sarayköy Zeybeği'nin hala hayata geçirilemesidir.

HHT: Siz geçtiğimiz yıllarda Sarayköy Festivali sırasında stand açıyordunuz galiba?

CT: Sormayın. O içimde ayrı bir kanayan yaradır. Ben festivalimize şarkıcı getirilmesine karşıyım. Zaten hayatımızın her anında o şarkıcıyı,

o şarkıyı dinleme imkanına sahibiz. Aç interneti, radyoyu, televizyonu, telefonu her şeyi dinle. Şarkıcılara boş yere onbinlerce lira veriyoruz. Ama çok küçük meblağlar ile kaybolan el sanatlarımızı şimdiki nesillere anlatabiliriz. Zaten festival de Nazilli Pazarı gibi oldu.Ben 5 sene orada sergi açtım. Radyoları, gramafonları, taş plakları bunları bilmeyen ve görmeyen gençlerimize tanıttım. Çok ilgi gördüm. Zamanın Kaymakamı Mahmut Hersanlıoğlu da da sergimden çok memmun kaldı. Zaten kendisi müziğe yatkın birisidir.

''ÖNCE SANAT MUSİKİSİ''

HHT: Size Çello Dayı diye sesleniyorlar. Nedir bu Çello'nun esrarı?

CT: Çello lafını ilk önce abim koymuşdu. Celalettin'in kısaltılmışıdır. Biraz da yaşlanınca Çello Dayı diye anılır olduk.

HHT: Peki Çello Dayı geçmişten günümüze hangi şarkıcıları ve şarkıları dinler?

CT: Şarkıların hepsini çok severim ama favorim sanat musikisi. Ondan sonra da türküler ve arabesk hoşuma gider. Ses sanatçısı olarak Suzan Yakar Rutkay, Hamiyet Yüceses, Müzeyyen Senar, Münir Nurettin Selçuk, Zeki Müren, Rüştü Demirci ve taş plakta olan herkesi dinlerim. Ama yeni jenerasyondan sevdiğim bir ses yok. Zaten şu anda zamanımın büyük bir kısmı bu taş plakları dinlemekle geçiyor. Facebookta da bu konuda biraz aktifim galiba. 60'ından sonra interneti keşfettim. Sevdiğim eserleri paylaşıyorum.

HHT: Başka tanıştığınız şarkıcılar var mı?

CT: Mesleğim gereği bir çok şarkıcı ile burada, İzmir'de ve İstanbul'da biraraya geldim. Hatta bir gün Bedia Akartürk Sarayköy'e gelmişti. İmza günü yapalım diye anlaştık ama son anda çıkan bir aksilikle iptal oldu.

HHT: Eski günleri, eski Sarayköy'ü, eski şarkıcıları bir nebze de olsa sayenizde hatırladık. Bu güzel söyleşi için size teşekkür ederim.

CT: Ben de bu sayfada bana yer verdiğiniz için size teşekkür ederim....

* * * * * * * * * * * * * * * * * * Kaynak: Hakkı Hakan Tok / “DÜNYADAKİ SARAYKÖYLÜLER” Facebook Gurubu

* * * * * * * * * * * * * * * * * *


21 Aralık 2024 Cumartesi

SARAYKÖYDENİZ BİZ - 13, SARAYKÖY'Ü ÇOK SEVERİZ : Sarayköy Özlemi - Nosta...


SARAYKÖY: SARAYKÖYDENİZ BİZ, SARAYKÖY'Ü ÇOK SEVERİZ – 13 / We are from Sarayköy, We love Sarayköy very much. Bu video geçmişten günümüze uzanan bir köprüdür. Görseller; yöreye ilişkin nostaljik bir değer taşımaktadır. Sevgili Sarayköylü dostlar, sevgili Sarayköy dostları; Bu videoyla Ata toprağım güzel yurt köşesinin bir dönemine ait görselleri sizlerle paylaşmak, yörenin güzel insanlarını hemşehrilerimizin belleğine not düşmek, anılarımızı tazelemek, unutulmasını önlemek, anımsanmasına katkı sunmak istedim. Bu videoyu oluşturan yaklaşık 100 yıllık bir zaman kesitini ait görselleri, Anadolu Folk müziği, özellikle de Ege Türkülerinin Büyük ustalarından Sümer EZGÜ' nün buram buram Anadolu kokan harika türküsü “ANADOLUDAN GELDİK” eşliğinde sizlerle paylaşmak istedim. Hiç şüphemiz yok ki bu görseller ve söylemler, sizleri, zaman zaman hüzünlendirecek, zaman zamanda sevindirecektir. Kaybolan ya da kaybolmaya yüz tutmuş görsel değerlerimizi unutturmamak, anımsanmasına katkı sağlamak adına, sizleri zaman tünelinde bir görsel tura davet ediyoruz. Keyfiyet sizlerin. Yanıtınız evet ise; haydi iyi seyirler, dost kalın,

SARAYKÖYDENİZ BİZ - 12, SARAYKÖY'Ü ÇOK SEVERİZ : Sarayköy Özlemi - Nosta...


SARAYKÖY: SARAYKÖYDENİZ BİZ, SARAYKÖY'Ü ÇOK SEVERİZ – 11 / We are from Sarayköy, We love Sarayköy very much. Bu video geçmişten günümüze uzanan bir köprüdür. Görseller; yöreye ilişkin nostaljik bir değer taşımaktadır. Sevgili Sarayköylü dostlar, sevgili Sarayköy dostları; Bu videoyla Ata toprağım güzel yurt köşesinin bir dönemine ait görselleri sizlerle paylaşmak, yörenin güzel insanlarını hemşehrilerimizin belleğine not düşmek, anılarımızı tazelemek, unutulmasını önlemek, anımsanmasına katkı sunmak istedim. Bu videoyu oluşturan yaklaşık 100 yıllık bir zaman kesitini ait görselleri, Anadolu Folk müziği, özellikle de Ege Türkülerinin Büyük ustalarından Sümer EZGÜ' nün buram buram Anadolu kokan harika türküsü “ANADOLUDAN GELDİK” eşliğinde sizlerle paylaşmak istedim. Hiç şüphemiz yok ki bu görseller ve söylemler, sizleri, zaman zaman hüzünlendirecek, zaman zamanda sevindirecektir. Kaybolan ya da kaybolmaya yüz tutmuş görsel değerlerimizi unutturmamak, anımsanmasına katkı sağlamak adına, sizleri zaman tünelinde bir görsel tura davet ediyoruz. Keyfiyet sizlerin. Yanıtınız evet ise; haydi iyi seyirler, dost kalın, dostlukla kalın.

24 Kasım 2024 Pazar

SARAYKÖYDENİZ BİZ, SARAYKÖY'Ü ÇOK SEVERİZ – 11 : Sarayköy Özlemi - Nosta...

 
 
SARAYKÖY: SARAYKÖYDENİZ BİZ, SARAYKÖY'Ü ÇOK SEVERİZ – 11 / We are from Sarayköy, We love Sarayköy very much.
Bu video geçmişten günümüze uzanan bir köprüdür. Görseller; yöreye ilişkin nostaljik bir değer taşımaktadır. 
 
Sevgili Sarayköylü dostlar, sevgili Sarayköy dostları; Bu videoyla Ata toprağım güzel yurt köşesinin bir dönemine ait görselleri sizlerle paylaşmak, yörenin güzel insanlarını hemşehrilerimizin belleğine not düşmek, anılarımızı tazelemek, unutulmasını önlemek, anımsanmasına katkı sunmak istedim. 
 
Bu videoyu oluşturan yaklaşık 100 yıllık bir zaman kesitini ait görselleri, Anadolu Folk müziği, özellikle de Ege Türkülerinin Büyük ustalarından Sümer EZGÜ' nün buram buram Anadolu kokan harika türküsü “ANADOLUDAN GELDİK” eşliğinde sizlerle paylaşmak istedim. 
 
Hiç şüphemiz yok ki bu görseller ve söylemler, sizleri, zaman zaman hüzünlendirecek, zaman zamanda sevindirecektir. Kaybolan ya da kaybolmaya yüz tutmuş görsel değerlerimizi unutturmamak, anımsanmasına katkı sağlamak adına, sizleri zaman tünelinde bir görsel tura davet ediyoruz. 
 
Keyfiyet sizlerin. Yanıtınız evet ise; haydi iyi seyirler, dost kalın, dostlukla kalın.

21 Kasım 2024 Perşembe

SARAYKÖYDENİZ BİZ, SARAYKÖY'Ü ÇOK SEVERİZ – 10 : Sarayköy Özlemi - Nosta...


SARAYKÖY: SARAYKÖYDENİZ BİZ, SARAYKÖY'Ü ÇOK SEVERİZ – 10 / We are from Sarayköy, We love Sarayköy very much
Bu video geçmişten günümüze uzanan bir köprüdür. Görseller; yöreye ilişkin nostaljik bir değer taşımaktadır.

Sevgili Sarayköylü dostlar, sevgili Sarayköy dostları; Bu videoyla Ata toprağım güzel yurt köşesinin bir dönemine ait görselleri sizlerle paylaşmak, yörenin güzel insanlarını hemşehrilerimizin belleğine not düşmek, anılarımızı tazelemek, unutulmasını önlemek, anımsanmasına katkı sunmak istedim.
Bu videoyu oluşturan yaklaşık 100 yıllık bir zaman kesitini ait görselleri, Anadolu Folk müziği, özellikle de Ege Türkülerinin Büyük ustalarından Sümer EZGÜ' nün buram buram Anadolu kokan harika türküsü “ANADOLUDAN GELDİK” eşliğinde sizlerle paylaşmak istedim.
Hiç şüphemiz yok ki bu görseller ve söylemler, sizleri, zaman zaman hüzünlendirecek, zaman zamanda sevindirecektir. Kaybolan ya da kaybolmaya yüz tutmuş görsel değerlerimizi unutturmamak, anımsanmasına katkı sağlamak adına, sizleri zaman tünelinde bir görsel tura davet ediyoruz. Keyfiyet sizlerin. Yanıtınız evet ise; haydi iyi seyirler, dost kalın, dostlukla kalın.

SARAYKÖYDENİZ BİZ, SARAYKÖY'Ü ÇOK SEVERİZ – 9: Sarayköy Özlemi - Nostalj...


SARAYKÖY: SARAYKÖYDENİZ BİZ, SARAYKÖY'Ü ÇOK SEVERİZ – 9 / We are from Sarayköy, We love Sarayköy very much
Bu video geçmişten günümüze uzanan bir köprüdür. Görseller; yöreye ilişkin nostaljik bir değer taşımaktadır. Sevgili Sarayköylü dostlar, sevgili Sarayköy dostları; Bu videoyla Ata toprağım güzel yurt köşesinin bir dönemine ait görselleri sizlerle paylaşmak, yörenin güzel insanlarını hemşehrilerimizin belleğine not düşmek, anılarımızı tazelemek, unutulmasını önlemek, anımsanmasına katkı sunmak istedim.
Bu videoyu oluşturan yaklaşık 100 yıllık bir zaman kesitini ait görselleri, Anadolu Folk müziği, özellikle de Ege Türkülerinin Büyük ustalarından Sümer EZGÜ' nün buram buram Anadolu kokan harika türküsü “ANADOLUDAN GELDİK” eşliğinde sizlerle paylaşmak istedim. Hiç şüphemiz yok ki bu görseller ve söylemler, sizleri, zaman zaman hüzünlendirecek, zaman zamanda sevindirecektir.
Kaybolan ya da kaybolmaya yüz tutmuş görsel değerlerimizi unutturmamak, anımsanmasına katkı sağlamak adına, sizleri zaman tünelinde bir görsel tura davet ediyoruz. Keyfiyet sizlerin. Yanıtınız evet ise; haydi iyi seyirler, dost kalın, dostlukla kalın.

SARAYKÖYDENİZ BİZ, SARAYKÖY'Ü ÇOK SEVERİZ – 8: Sarayköy Özlemi - Nostalj...


SARAYKÖY: SARAYKÖYDENİZ BİZ, SARAYKÖY'Ü ÇOK SEVERİZ – 8 / We are from Sarayköy, We love Sarayköy very much
Bu video geçmişten günümüze uzanan bir köprüdür. Görseller; yöreye ilişkin nostaljik bir değer taşımaktadır. Sevgili Sarayköylü dostlar, sevgili Sarayköy dostları; Bu videoyla Ata toprağım güzel yurt köşesinin bir dönemine ait görselleri sizlerle paylaşmak, yörenin güzel insanlarını hemşehrilerimizin belleğine not düşmek, anılarımızı tazelemek, unutulmasını önlemek, anımsanmasına katkı sunmak istedim.
Bu videoyu oluşturan yaklaşık 100 yıllık bir zaman kesitini ait görselleri, Anadolu Folk müziği, özellikle de Ege Türkülerinin Büyük ustalarından Sümer EZGÜ' nün buram buram Anadolu kokan harika türküsü “ANADOLUDAN GELDİK” eşliğinde sizlerle paylaşmak istedim.
Hiç şüphemiz yok ki bu görseller ve söylemler, sizleri, zaman zaman hüzünlendirecek, zaman zamanda sevindirecektir.
Kaybolan ya da kaybolmaya yüz tutmuş görsel değerlerimizi unutturmamak, anımsanmasına katkı sağlamak adına, sizleri zaman tünelinde bir görsel tura davet ediyoruz. Keyfiyet sizlerin. Yanıtınız evet ise; haydi iyi seyirler, dost kalın, dostlukla kalın.