17 Şubat 2008 Pazar

Sarayköy İstasyon Caddesi ve Okul yollarım, geçiyor yıllar / Atila Girgin



"Sarayköy İstasyon Caddesi ve Okul yollarım, geçiyor yıllar" 

Okul yolumuz ne de güzeldi: Yerel söylemle kavak dediğimiz çınar ağaçları öyle heybetliydi ki, tüm caddeyi sarmalardı adeta. Hele sonbahar geldimide o yapraklar caddede sanki bir örtü oluştururdu. Kuru yaprakların üstünde o hışırtılarını duyarak yürümekte ayrı bir zevkti biz çocuklar için. Bir tarafında "çay" olarak adlandırdığımız dere İstasyon caddesi boyunca salına salına akar, Muhlis Tokat Bey'in evine gelmeden önce sola doğru kıvrılırdı. Buraya kadar dere boyunca sık ve görkemli çınar ağaçları ayrı bir güzellik katardı okul yolumuza. O güzelim cadde sanki bir kul yapımı değil, bir doğa harikasıydı adeta. Kimi öngörüsüzler bizleri deremizden ve çınar ağaçlarından yoksun bıraktılar. 
Çayımızın pınar gibi berrak ve duru akan suyu aşı yağmurlardan sonra birden azgınlaşır, adeta kükrer gibi olurdu ve doğaldır ki bu haliyle de bizlere korku salardı. Ama yine de berak suyu, şırıltılı sesiyle, o bizim sevgili deremizdi, o bizim okullar yolumuzun ayrılmaz bir parçasıydı. 

Bizim hani o belleklere kazınmış güzel çayımız daha sonra "Hükümet ve Belediye" binalarının önünden geçer, aşağı mahalleyi boydan boya katederek, kıvrıla kıvrıla akarak ana su yolu Menderes Nehrine ulaşırdı.

Benim güzel okullarım (Gazi ilk Okulu ve Sarayköy Orta Okulu) İstasyon caddesinde ve karşılıklı olarak bakarlardı biribirine. 
Gazi okulum derdi ki bizlere; burayı tamamlamadan geçiş yok öteye. Orta okulumuzda derdi ki bizlere; önce karşı okulu tamamla da gel, yoksa almam seni içime.

İlk Okulumuzun dış yan duvarına bitişik Halil İbrahim amcanın kulübesi, karşışında da Esmer Ali'nin kulübesi. 

Sıcak çeyrek ekmek içerisine 15 krş’luk beyaz peynir ne de güzel gelirdi bizlere. Aman yarabbi o ne güzel, o ne enfes tattı öyle. Ne de çok severdik peynir ekmeği. Demek ki somuncu toplum olmamızın da bir göstergesi olmalı. 

Yine aynı kulübelerden aldığımız divit şekerlerine ne demeli? nede  zevkle yerdik yalaya yalaya. 
Değişik renkleriyle macun şekerini, pamuk şekeri de unutmak mümkün mü?. 

Benim güzel günlerim, benim güzel okul yıllarım, sizi unutmak ne mümkün? Geçti yıllar, geçiyor yıllar, sağ olup, görürsek yine de geçecek yıllar, gel gör ki çocukluk yıllarını nasıl aramassın? 

O güzel yıllarımı görsel kent belleğine not düşmek istedim. Anımsanmasına katkı sunduysam ne mutlu bana. 
Kusurlarımız olduysa af ola.....
Geçiyor yıllar, geçiyor yıllar....

Hiç yorum yok: