5 Ekim 2014 Pazar

ÇOCUKLUĞUMUZDA SEVEREK OYNADIĞIMIZ OYUNLAR / MEHMET ÇEVİK


ÇOCUKLUĞUMUZDA 
SEVEREK OYNADIĞIMIZ OYUNLAR

Haydi çocuklar, oynayın, hatırımı kırmayın,

Saklambaç, birdir bir, yakar top da, oynayın.

İp atlayın, hiç durmayın, çelik-çomak oynayın,

Uzun eşşek, yedi kiremit, oyunlara doymayın.

Yalvarırım, ne olur ! Beni de alın aranıza !

Topaç, fırıldak çevirin, hiç durmasanıza,

Sek sek oynayıp, yağ alıp, bal satsanıza,

Yorulunca ananızın dizine upuzun yatsanıza.

Fışkırık yapıp, harpçilik falan oynasanıza,

Sigara kaplarını kesip, fanti oynasanıza.

Prans falan oynayıp, koşun omuz omuza,

Hızlı koşun ! Yakalanmayın hiç domuza !

Şimdiki çocuklara bakıyorum da, hiç vakitleri yok oynamaya. Bizler oynayarak büyüdük. Çocukluğumuzdaki oyunları da hiç untmadık. Rüyalarımıza girdi. Yıllar sonra hatıraları bile bize zevk ve renk verdi. Heyecan verdi. Aşağıdaki yazımda, bunları, dilimin döndüğü, belleğimin izin verdiği kadarıyla anlatırken bile bana büyük mutluluk verdi. Hatalarımın affıyla. Çünkü, malumunuz, bu oyunların kuralları, mahalleden mahalleye değiştiği gibi, beldeden beldeye de değişim gösrerir. Bendeniz de bu mutluluğumu sizlerle paylaşayım, dedim. 
ÇÜNKÜ HAYAT PAYLAŞTIKÇA GÜZELDİR.
* * * * * * * * * * * * * * *
BİRDİR BİR OYUNU
Oyun, en az 10 kişi ile oynanır. Oyuna başlamadan önce çocuklar veya gençler aralarında birini "ebe" seçerler. Önce, oyunda ebenin duracağı yer belirlenir. Sonra, ebenin haricindeki 9 kişi, ebeden en az 20-25 adım ötede duracakları yer belirlenir ve hepsi 3-4 adım aralıklarla dizilerek bir hat teşkil ederler. Ebe eğilip belini kamburlaştırır, atlama yapacak 9 çocuk veya genç bu kelimenin kendi numarasına ait kısmını tam ebenin üzerinden atlarken söyler, devam ederek diğerlerinin üzerinden de atlar, en sona geldiğinde kendisi de eğilir. Tekerleme şöyledir: Birinci sıradaki ebenin üzerinden "birdirbir" deyip atlar ve 3-4 adım ileride o da eğilerek sırtını kamburlaştırır. Ardından ikinci sıradaki koşarak ebenin üzerinden "ikidiriki, tilkinin dili" deyip atladıktan sonra devam edip diğerin üzerinden de atlar ve en sona geldiğinde o da eğilir. Devamında sırayla 3.'cüsü "üçtürüç, yapması güç", 4.'cüsü "dörttürdört, eteğini ört", 5.'si "beştir fes", 6.'sı "altıdıraltı, yaptım kahvaltı", 7.'si "yedidiryedi, yemeğimi yedi", 8.'si "sekizim seksek, yere düşen eşşek", en son 9.'su, "dokuzum durak, nerde oturak?" diyerek ebenin üzerinden arkasından da diğerlerinin üzerinden atlar. Bu durum birisinin atlayamamasına kadar devam eder. Atlayamayıp düşen ebe seçilir. Ebe, ebelikten kurtulmaya çalışır. Bunun için yüksek eğilerek ve arkadaşları üzerinden atlarken biraz daha yükselip onlardan birinin atlayamamasını bekler.
* * * * * * * * * * * * * * *
KÖREBE OYUNU
10-12 çocukla oynanır. Önce ebe belirlenir ve ebenin gözleri bir bezle bağlanır. Oyun adınıebenin gözlerinin bağlanmasından alır. Ebe ortada kalacak biçimde oyuncular bir halka oluştururlar. Türkü söyler döner“Bil bakalım biz kimiz? Elindeki değnekle. Göster bizi körebe” Sözlerini yinelerken halkayı bozmadan el çırparak ebenin çevresinde dönerler. Ebe bu sırada kollarını öne doğru uzatarak dokunduğu kişinin başını yüzünü ve üstünü elleriyle yoklar. Kim olduğunu anlayabilirse adını söyler. Eğer tanırsa dokunduğu oyuncu ebe olur. Tanıyamazsa oyun aynı ebeyle sürer. Körebe evin içinde oynandığı gibi dışarıda da oynanır.
* * * * * * * * * * * * * * *
YAKAR TOP OYUNU
Bu oyun hız, isabet ve esneklik ister. Kızlı-erkekli gruplarla oynandığında ve gruplar adaletli bir şekilde yapıldığında dünyanın en zevkli oyunlarından biri haline gelir. Oyuncular yakan top oynarken iki gruba ayrılır. İlk grup 6 – 7 metrelik bir alana karşılıklı olarak yerleşir, diğer grubun amacı ise ilk grubun ortasında çılgınlar gibi oradan oraya koşmak ve vurulmamaktır. Birinci gruba X, diğerine Y dersek durum şöyledir: Topla oynayan ekip, yani X, değişik stratejiler kullanarak Y’yi vurmak ve oyun dışına çıkarmak ister. Y’nin amacı ise vurulmamak ya da kendilerine atılan topu yakalamaktır. Y ekibinden biri topu yakaladığında “can alır”, bunun anlamı, o oyuncunun vurulsa bile oyundan çıkmayacağıdır (Aldığı can kadar vurulma hakkı vardır). “Can alma meselesi yüzünden yakan topun en favori atışıbasketbolda“bounce pas” olarak anılandır.X grubu bütün Y’leri oyun dışında bıraktığında roller değişir ve X Y’nin, YX’in yerine geçer.
* * * * * * * * * * * * * * *
İP ATLAMA OYUNU
Ufak bir alanda oyun olanağı sağladığı için, ip atlama oyunu kent yaşamındaki sokak oyunlarının başında gelir. İp atlama, akla gelebilecek her yerde oynanabilir. Ondokuzuncu yüzyılda İngiliz oyunlarıyla ilgili bir kitapta, yazar oyunun kırsal yörelerde oynanışıyla ilgili şu ilginç gözlemi yazıyor: Şerbetçiotu mevsiminde, yaprakları sıyrılmış şerbetçiotu kökü ip yerine kullanılır ve bana sorarsanız, bu, ipe oranla daha da iyidir.”
İp atlama oyunu bir, iki ya da daha çok çocuğun birlikte oynayabilecekleri bir oyundur. Tek başına oynayan oyuncu, ipi iki ucunu birer eline alır. İpi arkasına atar. İp ayak bileklerine değecek biçimde durunca, ipi öne çevirerek başının üzerinden geçirir ve ip ayağına doğru inerken üstünden atlar. Bu atlayış adım atar gibi, tek ayak üzerinde veya iki ayakla sıçrayarak olabilir. Oyuncu, hızını giderek ârttıra arttıra bu hareketleri yineler. Ayağı ipe dolanmadan kaç kez atlayacağını saptamak için bir mani ya da şarkı söyleyebilir. Yörelere göre değişiklikler gösteren yaygın ip atlama dizelerınden biri şöyledir:
Bir-iki, papucun teki
Üç-dört, kapıyı ört
Beş-altı, sopayı aldı
Yedi-sekiz, kabardı deniz
Dokuz-on, çık şu dala kon.
İki oyuncu, birer elleriyle ipin birer ucundan tutarak yanyana atlayabilir. İpin bir ucu bir direğe ya da merdiven trabzanına veya bahçe parmaklığına bağlanır. Oyunculardan biri ipin öteki ucundan tutup çevirirken, ikinci oyuncu atlar. Birinci oyuncunun ayağı takılıp yanınca, ipi o çevirir, öteki oyuncu atlamaya başlar. Kalabalık bir grup oynarken, ipi iki çocuk tutar, ötekiler sırayla ve atlama hızını bozmadan atlarlar.
Grupla oynanabilecek çeşitli ip atlama oyunları vardır. Bunlardan çok yaygın olan birkaçı aşağıda anlatılıyor.
* * * * * * * * * * * * * * *
ÖNDEKİNİ İZLE: 
İki çocuk ipi sallar, öteki oyuncular, ipin önünde sıra olurlar. En öndeki oyuncu ipe girer, atlarken bir mani söyler ve çıkar. Arkadan gelen ip atlarken, öndekinin söylediklerini aynen yineler. Bu böylece sonuna kadar gider. Bunu yapmayan oyuncu yanar ve ip sallamaya başlar, ipi tutan onun yerine girer.
* * * * * * * * * * * * * * *
SIRALAMA: 
İki oyuncu ipi sallar, ötekiler sırayla ipe girer birer kez atlayıp çıkarlar. İkinci dönüşte herkes ikişer kez atlar. Bu böyle sayıları arttırarak sürer. İlk yanan iki kişi, ipi sallamaya başlar. Son kalan kazanır.
* * * * * * * * * * * * * * *
KAYIK SALLAMA: 
İp tam daire olarak çevrilmez. İpi sallayan oyuncular, ipi yere değdirerek iki yana sallarlar. Oyuncular ipe girip bir ya da daha çok atlayıp çıkarlar. Sıradaki bütün oyuncular atladıktan sonra, ip biraz yükseltilir ve oyun yinelenir. Geriye tek oyuncu kalıncaya kadar, ipin yüksekliği arttırılır.
* * * * * * * * * * * * * * *
SAAT OYUNU: 
Oyunculardan biri, yerde saat yelkovanı gibi uzatılmış duran uzun ipin bir ucunu tutar. Saatleri simgeleyen 12 oyuncu onun çevresinde halka olurlar. Bu halka, ipin uzunluğu kadardır. Ortadaki oyuncu, ipi daire biçiminde çevirmeye başlar, ipin yaklaştığı oyuncu sırayla üzerinden atlar, ipe değen veya ipin yürümesini engelleyen yanar. Son kalan oyunu kazanır.
* * * * * * * * * * * * * * *
ÇİN İP TEKMELEME OYUNU: 
İngiliz çocuklarının çok sevdiği, deniz gelgiti oyununun
bir başka türüdür. İki çocuk, ipi belleri hizasında gergin olarak tutarlar. Öteki çocuklar sırayla ipi önce öne sonra arkaya tekmeler. İki kez ipi tekmeleyen oyuncu olursa, ip yükselir. İpe vuramayan oyundan atılır. Son kalan kazanır.
* * * * * * * * * * * * * * *
SAKLAMBAÇ OYUNU
Oyuncu sayısına bir kısıtlama getirilmez. Oyunculardan biriebe olarak seçilir. Ebe bir duvara, ağaca ya da başka bir nesneye kafasını yaslar ve gözünü -genellikle kolu yardımıyla- kapatarak oyuncular tarafından kararlaştırılmış bir sayıya kadar birer birer sayar. Ebenin yaslandığı bu yere sobeleme yeri denir. Bu sırada diğer oyuncular ebenin onları göremeyeceği yerlere saklanırlar. Oyuncuların amacı, "Önüm arkam sağım solum sobe" diyerek saymayı bitiren ebenin onları aramak için sobeleme noktasından ayrıldığında gelip ellerini sobeleme noktasına dokundurarak sobe yapmaktır. Ebeden önce sobe yapabilen oyuncular kendilerini bir sonraki turda ebe olmaktan kurtarırlar ancak ebenin saklandığı yeri bulup kendisinden önce sobelediği oyuncu ise bir sonraki turda ebe olur ve oyun bu şekilde oyuncular oynamaktan sıkılıncaya kadar devam eder.
Yaygın oynanan saklambaç türlerinde ebenin sobelediği oyuncunun adını herkesin duyacağı şekilde bağırması gerekir. Ebenin, gördüğü oyuncunun adını herhangi bir nedenle yanlış söylemesi oyunun ebe tarafından kaybedilmesine yol açar ve buna 'çamlak çömlek patladı' denir. Oyuncular bir ağızdan 'çamlak çömlek patladı' diye bağırarak saklanmakta olan arkadaşlarını uyarırlar. Sonrasında ebe tekrar gözlerini kapatıp sayma işlemine başlar ve oyuncular saklanırlar.
Çeşitli yörelerde farkı adlarla saklambaç benzeri oyunlar oynanmaktadır.
* * * * * * * * * * * * * * *
ÇELİK ÇOMAK OYUNU
Çelik çomak iki grup arasında oynanan bir oyundur. Gruplar en az ikişer kişiden oluşur. Oyunda biri 30cm. diğeri ise 70 cm.lik iki sopa bulunur. Düz bir yere çizgi biçiminde küçük bir çukur açılır. Çukurdan 20 adım geride bir çizgi çizilir. Oyunda ebe yoktur. Oyuna ilk önce hangi grubun başlayacağını belirlemek için seçim yapılır.
Seçimi kazanan grup oyuna başlamak için hazırdır. Karşı gruptan bir kişi elindeki uzun sopayı önceden açılan çukurun üzerine yatay olarak koyar. Oyuna ilk başlayan kişi önceden çizilen çizgiden elindeki küçük sopayı çukur üzerindeki sopaya atar. Vurur ise oyuna başlar. Önce uzun sopa yardımı ile kısa olan sopa havaya kaldırılır ve yere düşmeden yine uzun sopa yardımıyla kısa sopa olabildiğince uzağa atılır. Küçük sopanın düştüğü yere kadar oyunu kaybeden gurubun oyuncuları sekerek gider. Oyun bu şekilde devam eder.
* * * * * * * * * * * * * * *
UZUN EŞŞEK OYUNU
Kültürümüzün bir parçası olan uzun eşek biraz riskli olmasına rağmen çok sevilen ve oynanan bir oyundur.
En az 4 er kişiden oluşan iki takım ve bir yastığa ihtiyaç vardır. Oyuncu üst sınırı 20-30 a kadar çıkarılabilir. Yastık sırtını bir duvar ya da ağaç gibi sağlam bir yere yaslar. Yastık aynı zamanda hakemlik de yapar. Takım oyuncularının bir tanesi başını yastığın bacakları arasına sokar omuzlarını ise yastığın bacaklarına yaslar. Takım oyuncuları bu oyuncunun arkasına geçerek sırasıyla başlarını takım arkadaşlarının bacakları arasına sokar ve elleri ile arkadaşlarının bacaklarını tutarak sağlam bir eşek oluşturmaya çalışırlar. Amaç eşeğin sağlam olması ve çökmemesidir. Eşek çöktüğü zaman yine eşek olacaklardır ve eşeklikten kurtulmak için eşeğin çökmemesi ve sırtlarındaki arkadaşlarının sorularını doğru cevaplamaları gerekir.
Eşek olan takımın üzerine diğer takım uzaktan koşarak hızlıca atlayabildiği en ileriye atlamak sureti ile son oyuncu atlayıncaya kadar hepsi eşeğin üzerine atlar. Eşeği üzerine atlayan takım oyuncuları eşeği çökertmek için aynı oyuncunun üzerine atlayabilirler. Burada dikkat edilmesi gereken eşeği sağlam kurmak ve zayıf oyuncuları yükün az olacağı yerlere yerleştirmektir. Atlayan takım ise atladıktan sonra eşek sırtında sürtünerek ileri gidemez hareket edemez, bacaklarını dolayamaz ayaklarını yere değdiremez. Eşek çökmedikçe eşek üzerinden düşmemelidir. Düşerse, ayak yere değerse, eşek üzerinde ilerleme olursa ki takım kural ihlalinden dolayı yer değiştirir.
Bütün oyuncular eşeğin üzerine atladıktan sonra 10 a kadar sayılır üstteki oyunculardan biri elini açar ya da yumruk yaparak kaşık mı yumruk mu diye sorar. Eşeğin en arkasındaki oyuncu cevaplar. Soru doğru cevaplanırsa eşek yer değiştirir. Soru bilinmezse eşek eşek olarak kalmaya devam eder. Bazı bölgelerde parmakla bir yada iki gösterilerek tek mi çift mi diye de sorulur. Güneşli havalarda elimizin gölgesine dikkat edilmelidir. Seyirci çok ise kopya verme olayları çok olabilir. Atlayan takımın sorusunun cevabını parmakla gösterdiğinden eşeğin doğru cevaplayıp cevaplayamadığını Yastık olan hakem tanıklık eder ve doğru cevaplayıp cevaplayamadıklarını söyler.
* * * * * * * * * * * * * * *
YEDİ KİREMİT OYUNU
Açık alanda oynanır. İki grup hâlinde oynanır. Top, yedi adet yassı taşla oynanır.Oyuncular iki gruba ayrılırlar. Ortaya küçük bir daire çizilir. 7 adet kiremit veya yassı taş üst üste dizilir. Bir grup kiremitlerin (taşların) yanında kalır. Diğer grup ise taşlara altı yedi metre uzaklıkta yerlerini alır. Amaç, altı yedi metre uzaktan topu yuvarlayarak taşları yıkmaktır. Atış yapılıp taşlar yıkılınca oyun başlar. Top karşı takımdadır. Atışı yapan grup yıktıkları taşları tekrar üst üste dizmeye çalışırken diğer grup ellerindeki topu elden ele geçirerek onları vurmaya çalışır.
Topla vurulan oyun dışı kalır. Eğer vurulacak kişi atılan topu yakalayabilirse topu rakiplerinin alamayacağı yere fırlatarak takıma zaman kazandırmış olur. Onlar bu sırada taşları üst üste dizmeye çalışırlar.Grubun hiçbir oyuncusu kiremitleri deviremezse gruplar yer değiştirir. Tüm taşları dizen grup oyunu kazanır. Gruptaki oyuncuların tamamı taşları dizmeden rakipler tarafından vurulursa oyunu kaybederler.
* * * * * * * * * * * * * *
TOPAÇ YA DA FIRILDAK OYUNU
Topaç, çoğunlukla köşeleri yuvarlatılmış armut şeklinde, sivri ucu üzerinde ve dikey bir eksen etrafında dönen oyuncak. Çalışma prensibi ve fiziksel özellikleri koniye benzer. Dönen bir topaca hafifçe vurulursa eğimli bir şekilde daireler çizmeye başlar. Bir topaç eğimli halde döndürülürse kısa süre sonra dik duruma gelir ve sürtünme nedeniyle durana kadar döner.
Bazı topaçlar bir ip (kamçı) vasıtasıyla döndürülürler. Kamçılı topaçların dönme süresi, kamçılamak suretiyle uzatılır. Bazı topaçların tepesinde (koninin tabanında) tutmaya yarayan bir parça bulunur ve bunun parmaklar vasıtasıyla burulması suretiyle döndürülürler. Bazılarında yaylı veya vakumlu mekanizmalar bulunur ve bunların sayesinde ilk dönü verilir.
* * * * * * * * * * * * * * *
SEKSEK OYUNU
Seksek, yere tebeşirle birbirini izleyen kareler ya da daireler çizilmesi ve numaralanmasıyla oynanan bir oyundur.Pekçok çeşidi bulunan bu oyunun bir türünde oyuncular, çizili alanların içine sırayla yassı bir taşı ya da kiremit parçası atarlar. Eğer taş çizili alanların dışına düşer ya da çizgiye denk gelirse, taş atma sırası öbür oyuncuya geçer. Atış başarılıysa oyuncu tek ayağı üzerinde sekerken, taşı bu ayağıyla iterek bütün boşluklardan geçirmesi gerekir. Eğer öbür ayağı yere değer ya da boşlukların arasındaki çizgilere basarsa yanar ve sırasını kaybeder.Oyun aslında iki tur halinde oynanır başlarken
1-8 doğru atarak ilerleyip ikinci turda ise 8-1 doğru geri gidilir.Başka bir seksek türünde ise taş veya kiremit atıldıktan sonra karelere isabet ederse,oyuncu taşın bulunduğu karenin üstünden atlar, dönüşte çizgilere değmeden de taşı geri alır.4. 5.ve 7.8.kareler yan yana oldukları için bu karelere taş gelince, yandaki kareye tek ayakla basılır.
* * * * * * * * * * * * * * *
YAĞ SATARIM BAL SATARIM OYUNU
Yağ satarım oyununda önce bir ebe belirlenir. Oyuncular yüzleri birbirine dönük halka oluşturacak biçimde yere otururlar. Ebe bir mendilin ucunu düğümleyerek eline alır. Bunu arkasında saklayarak halkanın çevresinde dolaşmaya başlar. Bu sırada da oyuna adını veren şarkıyı söyler:
Yağ satarım, bal satarım,
Ustam öldü, ben satarım.
Ustamın kürkü sarıdır.
Satsam 15 liradır.
Zam-bak Zum-bak
Dön arkana iyi bak.
Dolaşırken mendili belli etmeden oyunculardan birinin arkasına yere koyar. Arkasına mendil bırakılan oyuncu, bunun farkına vardığı anda mendili alarak ebeyi kovalamaya başlar. Ebe, yakalanmadan onun yerine oturursa, mendili alan çocuk ebe olur; yakalanırsa, oyun aynı ebeyle devam eder.
* * * * * * * * * * * * * * *
FIŞKIRIK OYUNU
Kargılardan bir 30 cm kesip, ortasını da sıcak demirle delerek bir çubuğun ucuna çaput dolayıp piston yapar ve bunu kargının içine sokar, içine su çeker, önümüze gelen çocuğun üstüne atardık. Bir keresinde kuzenim geceyarısı bir remorkörün üzerinde giden adamın üzerine attı ve sigarasını söndürdü. Adam çok kızdı ama, traktör hareket halinde olduğu için onu yakalayamadı.
* * * * * * * * * * * * * * *
HARPÇİLİK OYUNU
Tahtadan yapmış olduğumuz tabanca ve silahlarla, önce iki gruba ayrılır, mevzilere geçer ve birbirimize ateş ederdik. Kim diğer grubun hepsini vurursa, oyunu kazanırdı. Kuzenim ne yazıkki hiç ölmezdi, yani bir numaralı mızıkçıydı. Bu da beni deli ederdi. Ateş ederken, kuh, kuh, ya da, dahinana, dahinana diye acaip sesler çıkarırdık. Bu makineli tüfek sesiydi.
* * * * * * * * * * * * * * *
PRANS OYUNU
Genellikle 3, ya da 5 kişiyle oynanırdı. Sağ elimizi açık olarak sol elimizin üzerne vururduk. Sayıları fazla olan açık ya da kapalı elleri sayısı az olanlar yakalayıncaya kadar kovalardı.
* * * * * * * * * * * * * * *
FANTİ YA DA, SİGARA KABI OYUNU
Yaşıtlarımın belleklerinde ne kadar kalmıştır bilmiyorum ama, bu oyuna fanti oyunu denirdi. Oyundan sonra da kazandığımız fantilere mal denirdi. Sizin anlayacağınız her çocuğun zenginliği elinde bulundurduğu bu mallarla belirlenirdi. Bunlar o zamanki piyasadaki sigaraların kesilerek alınmış resimli ön kapakları idi. Onları düzgün bir şekilde keser, sipahi, yeni harman, yaka, gelincik karton şeklinde değilse, birinci, ikinci, üçüncü, bafra, subay, çamlıca, hisar gibi ince kağıttan yapılmışsa, onların altına karton yapıştırırdık zamk ya da incirle. Bunların her birinin piyasada az bulunurluluğuna ve ucuz pahalı oluşuna göre para gibi sayısal değerleri vardı. Bunları mahallelerde kurulan komisyonlar (!?) belirlerlerdi. Örneğin; Siyah renkli olan yaka, şatafatlı subay ve sipahi fantileri yüz, ikiyüze kadar çıkardı. Birinci, ikinci gibi sigaraların değerleri 5 e 10 a kadar düşerdi. Ortaya yedi kiremitte olduğu gibi bir daire çizer, fantileri üstüste koyardık, sonra da ellerimizdeki kaydırak taşlarıyla bunlara vurarak çizgiden dışarıya çıkarırdık. En fazla mal üten mahallenin ya da evin en zengin çocuğu olurdu. Bunları aramızda satarak ya da değiştirerek paraya da çevirebilirdik.

ÇOK DEĞERLİ HEMŞEHRİLERİM,
UMARIM SİZLERE İYİ VAKİT GEÇİRTTİM. YALNIZ BU OYUNLARIN HER YERDE, HATTA MAHALLELERDE BİLE DEĞİŞİK VERSİYONU OLDUĞUNDAN HEPSİNİ ANLATIRSAK, SAYFALAR YETMEZ. AYRICA, SİZ DEĞİŞİK VERSİYONUNU OYNAMIŞ OLABİLİRSİNİZ. BUNLAR BENİM BİLDİKLERİM. LÜTFEN BENİ TEKZİP ETMEYİNİZ. BİLDİKLERİNİZ VARSA SİZ DE YAZINIZ. ARTI, BUNLARI BEN, GELECEK NESİLLERE ÖĞRETMEK İÇİN DE YAZDIM. ANLAYIŞINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER EDİYORUM EFENDİM.

MEHMET ÇEVİK
ULUSLARARASI TUR REHBERİ
İNGİLİZ DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENİ

Hiç yorum yok: